Yeniden merhaba arkadaşlar,
Uzun bir aradan sonra yine sizlerle bir şeyler paylaşmanın sevinci ve heyecanını yaşıyorum.
Bu aralar biraz az yazdım ama bunun ilhamla herhangi bir ilgisi yok. 3 haftadır ayağımda bir sakatlık söz konusu onun için de uzak kaldım buradan. Açıkçası bu durum canımı sıktı. Çünkü bir şeyler üretmek ve sizlerle paylaşmak, yazılarımla sizlere faydalı olmak istiyorum. Böylece de hayata daha çok motive oluyorum.
Bugün sizlere günümüzde çok sık karşılaştığımız, şu an karşılaşmamış olsak da karşılaşma olasılığınızın yüksek olduğu rol yapan dostları daha doğrusu dost gibi görünenleri yazmak istiyorum. İnsanlar artık çok iki yüzlü davranıyorlar. Güvenimizi sarsıyorlar ve bizi üzüyorlar. Bizi neden mi üzüyorlar? Çünkü biz onlara izin veriyoruz. Unutmayalım ki biz insanlara ne kadar müsaade edersek, onları ne kadar özel hayatımızın içine alırsak bizi kırmalarına da o kadar müsaade etmiş oluruz. Şimdi diyeceksiniz ki yani bütün suç bizde mi? Tabii ki hayır. Sadece insanlara çabuk güvenmeyin diye diyorum. Hiç güvenmeyin de diyemem elbette.
Gelelim yaşanılanlara. Neler yaşadık neler oldu? Bir düşünsenize hangimiz dost kazığı yemedik ki bu hayattan? Kimimizin dost kazığı ile tanışması ilkokulda olurken, kimimizin ortaokulda, kimimizin de lisede oluyor. Çok nadiren de hayatı boyunca hiç kazık yemeyen ama üniversiteye gittiğinde öğrenenler de olabilir aramızda. Dost gibi görünenler kimlerdir? Bizi çok sevdiğini sandığımız, yüreğimizi açtığımız, özel hayatımızın, özel alanımızın içine aldığımız, iki yüzlü insanlardır. Dileğim şudur ki; bu yazıyı okuyan çoğu kişi dost gibi görünen insanlarla çok az karşılaşmıştır. Ben belki de hepinizden çok karşılaştım bununla. Bu yazıyı yazma nedenim de aslında sizlere yaşadıklarımla ayna olabilmek. Çünkü yaşayanlar yaşadıklarını anlatmazlarsa kimsenin hayatına dokunamazlar, kimseye bir faydası da dokunamaz bu insanların. İşte ben bu noktada sizlerin hayatına ufak da olsa dokunmak istiyorum. Belki de bugün yaşadınız bu dediğimi yada aylar önce yaşadınız. Belki hiç yaşamadınız ama yakında yaşayacaksınız. Belki yıllar önce yaşadınız ve çok yara aldınız. O yara ilk günkü gibi kanamıyor elbette. Ama ilk zamanlardaki acıyı hatırlamış oldunuz. Amacım size o günleri hatırlatmak değil. Sadece şunu bilin ki yalnız değilsiniz arkadaşlar. Herkes bir şeyler yaşıyor. Kimisi benim gibi paylaşmayı seçiyor, kimisi de sessizliğe gömülüp susmayı...
Ben susmamayı seçenlerdenim. Bir şeyler yaşamış biri olarak o günlerde suskun kaldım ama şimdi konuşmak ve bir şeyler söylemek, sizlerle yaşadığım o anları paylaşmak gerek diye düşünüyorum. Çok detay vererek bir şeyler anlatmaktan yana değilim. Sadece herkesin yaşadığı ya da kendinden bir şeyler bulabileceği detaylar üstünde durup, ona göre bir şeyler paylaşmak istiyorum. Anlatacaklarım tamamen gerçek hayattan kendi gördüğüm, kendi yaşadığım olayları isim yer vs. bilgisi vermeden anlatacağım olaylardan oluşuyor.
Hadi hep birlikte, okul hayatımıza dönelim bir. Lisede iken yaşadığınız dostluklar, dost kazıkları, birbirini sever görünen, yan yana iken can ciğer kuzu sarması olup, uzaklaştıkları an birbirlerinin arkasından konuşan ve kuyusunu kazan insanlar vardı değil mi? Hepsi de kötü değildi elbette ama size kötülük ettiğini sandığınız ama aslında iyilik edenler vardı. Yani ne demek istedim; o size kazık atanlar sayesinde hayata erken atıldınız. Daha doğrusu gerçek hayatla lise çağlarında tanışmış oldunuz. O zaman tanışınca ilk anda şok oldunuz, acı çektiniz, üzüldünüz hatta öyle ki bu hayat yaşanılmaz hale geldi bile dediniz ki bunu dediğinizde 16-17 yaşlarındaydınız öyle değil mi? İşte çoğumuz o yaşlarda tanıştık hayatın gerçekleriyle önceleri bizi zorlasa da sonraları alıştık. Öyle ki hayat bize bu tip şeyleri umursamamayı dahi öğretti. Aslında çoğumuz genç yaşlarda tanışıyoruz zorluklarla. Ama ilk yaşadığımız anlarda çok üzülüyoruz. O zaman göremediğimiz bir şey var ki o da üniversite dönemine geldiğimizde eğer hiçbir şey yaşamamış olursak daha çok acı çekiyoruz. Ama öncesinde yaşarsak bir zaman sonra daha olağan geliyor bazı şeyler. Öyle ki hissizleşiyor ve tepkisiz kalıyoruz. Kısacası duygusal tepkiler vermekten vazgeçiyoruz. Doğal karşılıyoruz. Aslında doğal olmadığı halde bize olağan geliyor. Ama öncesinde çok çok üzülüyoruz. Sonra üzülmekten vazgeçince de duygusuz bir insan haline geliyoruz.
Bir düşünün; kardeşimi kankam, can dostum dediğiniz kaç insan sizi sırtınızdan bıçakladı? 20 senelik dostlar bile yıllar sonra ayrı düşer hale gelmişken; birkaç senede tanıdığınızı sandığınız dostlar nasıl olur? Hadi bırakın dostu, arkadaşı insanın akrabası bile yabancılaşıyorsa geri kalanını siz düşünün diyorum.
En büyük hata insanlara çabuk inanıp, her dediğine kanmak. Karşımızdaki insanları kendimiz gibi görmek. Meşhur bir laf vardır ya kişi karşındakini kendisi gibi bilir diye. Ne kadar da doğru bir söz. Herkes bizim gibi değil. Bizim gibi görünüp, bize dost görünen ne yılan insanlar var şu hayatta. Hepsi birer imtihan. Hele de kısa sürede size kardeş diyen, abla diyen, abi diyenler var ya. Asıl onlara kanmayın derim. Onlar en tehlikeli gruptalar. Çünkü sizi kandırıp, sizin canınızı acıtmaktan zevk alanları bile çıkabilir içlerinden. En çok da rol yapanı olur. İki yüzlüdür size dostu oynar ama arkanızdan kuyunuzu kazar. Çok var bu devirde böylesi insanlar. Dost gibi görünenler işte bunlara dikkat edin, her sırrınızı vermeyin, zaaflarınızı göstermeyin. Size acı vermelerine müsaade etmeyin. İyice tanımadan bu tip insanlara değer vermeyin. Sonra acı çeken siz olursunuz. Ama ne olursa olsun o insanlar size kötülük yapsa da siz kötü olmayın. Unutmayın ki bütün bunlar imtihan bizler için. Siz onların durumuna düşmeyin. O kötülük yaparsa susun ve Allah'a havale edin. Ben hep öyle yaptım ve kazanan ben oldum. Unutmayın siz iyi olduktan sonra sizi üzen insan sizi kaybederek kendine en büyük cezayı vermiş olur. Siz onu yok sayın ve hayatınıza kaldığınız yerden devam edin.
Unutmayalım ki hiçbir acı, hiçbir dert, hiçbir keder kalıcı değil şu fani hayatta. Şükür ki sizi çok seven dostlarınız hala var. Varsın önceden dost dedikleriniz sizin için yabancı olsun. Siz iyi olduktan sonra, iyi kalpli olduktan sonra yalnız kalmazsınız. Ama onlar yalnız kalırlar ve sonunda size muhtaç kalırlar. Bunu yaşadığınız zaman göreceksiniz. Ne ekerseniz onu biçersiniz bu hayatta.
İyilik, doğruluk, dürüstlük ekin ki; güzel dostlar edinin...
Son olarak sizlerle dostlukla ilgili güzel sözler paylaşmak istiyorum.
İyi güne aldanıp dostlarım var sanırsın, Unutma! Gerçek dostu, kötü günde tanırsın..
Sahte dost sabuna benzer; Elini yüzünü temizledikten sonra ayağını kaydırır.
Eğer hamuru kötü yoğrulmuşsa bir insanın ve bir kazık atacaksa kolay kolay uzakta birini bulamaz zaten. Dostuna atar o kazığı.
Düşman kelimesinin anlamını dost sıfatını taşıyanlardan öğrendim.
İnsanları tanıdıkça hayvanları daha çok seviyorum.
En son olarak da Haluk Levent'in 'Can Dostum' şarkısının sözlerini paylaşmak istedim.
CAN DOSTUM
Bir şarkı yazmak istedim, içinde dostluk olsun
Birden sen geldin aklıma, can dostum
Bu şarkıda seni ne çok özlediğimi
Anlatmak istedim sana bir kere olsun
Bir sen kaldın bana, sakın bırakma
Al yollarına hisset yanında
Dostum, dostum, dostum, can dostum
Burada her şey sahte dostum gülümsemeler bile
Burada her şey sahte dostum sevmeler bile
Şimdi yanımda olmasan da
Seni yaşamamı engelleyemez hiç bir şey asla
Şu anda çok uzakta olsan da
Sen aslında benimlesin yanı başımda
Sarıl yine bana al yollarına
Hisset yanında ağla göz yaşımda
Dostum,dostum,dostum,can dostum
Burada her şey sahte dostum gülümsemeler bile
Burada her şey sahte dostum sevmeler bile
Umarım ki hepimizin hayatında düzgün dostlar vardır ve hep var olacaklardır.
Herkese sevgiler
MOCCCO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder